Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Toprak, son dönemlerde gündeme sıkça gelen “Akıllı Lens” kavramına açıklık getirdi. Akıllı lensler artık şişe dibi kalınlığındaki gözlük dönemine son verecek.
PAYLAŞIM GAZETESİ
Şişe dibi kalınlığındaki gözlükler artık tarih oluyor. Kornea, katarakt ve
refraktif cerrahi alanında Dünyanın en önde gelen göz hocalarından Prof. Dr.
Jorge L. Alio ile 6 ay boyunca İspanya’da birlikte çalışan ve eğitimini alan
PAÜ Hastanesi Göz Hastalıkları AD öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Toprak son
günlerde sıkça gündeme gelen “akıllı lensler” hakkında bilgi verdi.
NEDİR AKILLI LENS?
“Akıllı lens” kavramının katarakt ameliyatı esnasında göz içine yerleştirilen
uzak ve yakının görülebilmesini sağlayan suni lensleri belirttiğini söyleyen Doç.
Dr. İbrahim Toprak, bu çok odaklı (multifokal veya trifokal) göz içi lenslerin,
yüksek astigmatizmayı düzelten (torik) lensler ve lazer ameliyatına uygun olan
ya da olmayan (saydam tabaka inceliği ve keratokonus nedeniyle) yüksek miyopi
tedavisinde kişinin doğal merceğine dokunmadan göz içine yerleştirilen kontakt
lens benzeri lensler (fakik lens) olduğunu dile getirdi. Toprak, bu lensler
sayesinde hastaların uzak-yakın görme, mevcut astigmatizmayı düzeltme ve kalın
camlı gözlüklerden kurtulma imkânı sağlayabildiğini kaydetti.

AKILLI LENSLER HERKESE UYGUN MU? RİSK VAR MI?
PAÜ Hastanesi Göz Hastalıkları AD öğretim üyesi Doç. Dr.
İbrahim Toprak, akıllı lens uygulaması hakkında dikkat edilecek hususlara da
değinerek, “İşte tam bu nokta ‘akıllı lens’ uygulamalarının “en önemli”
kısmıdır. Hiçbir cerrahide sıfır risk söz konusu değildir. Doğru hasta seçimi, hasta beklentilerinin iyi
anlaşılması ve tam bir bilgilendirme ile çok başarılı sonuçlar
alınabilmektedir. Ameliyat öncesinde yapılması gerekenler, tecrübeli bir göz
hekimi tarafından yapılacak olan detaylı bir göz muayenesi, ileri testler ve bu
testlerin doğru yorumlanmasını içermelidir. Bu sayede hastanın “akıllı lens”
uygulamasına uygun olup olmadığı ortaya koyulabilir. Örneğin, şeker hastalığına
bağlı ağ tabaka hasarı (diyabetik retinopati ), sarı nokta hastalığı, kornea
dediğimiz saydam tabakadaki anormallikler, şaşılık ve göz tembelliği gibi
durumlarda “çok odaklı uzak-yakın lenslerin” kullanılmaması gerekir. Diğer
taraftan, kişiler “akıllı lens” için uygun olsalar dahi ameliyat sonrasında
karşılaşılabilecek durumlar hakkında net bir şekilde bilgilendirilmelidir. Sonuç olarak, en başta hasta beklentilerinin
iyi anlaşılması, açık bir bilgilendirme yapılması, kişinin gözünün “akıllı
lenslere” uygun olup olmadığının detaylı bir göz muayenesi ve ileri teknolojik
testlerle tespit edilmesi ve cerrahın tecrübesi başarının ve hasta
memnuniyetinin anahtarıdır” dedi.